
Kanserle Mücadelede Yeni Umut: NK Hücreleri ve İmmünoterapi Gelişmeleri
Türk İmmünoloji Derneği ve Acıbadem Üniversitesi iş birliğiyle 28-30 Nisan 2025 tarihlerinde düzenlenen 6. Uluslararası Moleküler İmmünoloji ve İmmünogenetik Kongresi (MIMIC), bağışıklık sistemi ve kanser tedavilerindeki yenilikleri masaya yatırdı. Acıbadem Üniversitesi’nde gerçekleşen ve Dr. Tolga Sütlü’nün başkanlık ettiği kongre, 8 ülkeden 320 bilim insanını bir araya getirdi. Karolinska Enstitüsü, MD Anderson Kanser Merkezi ve BioNTech gibi önde gelen kurumlardan uzmanlar, kanser immünoterapileri, NK hücreleri ve mRNA teknolojisi gibi çığır açıcı konuları ele aldı.
NK Hücreleri: Kanserle Savaşta “Yaşayan İlaç”
Kongrede, NK (Natural Killer) hücreleri kanser tedavisinde devrim yaratma potansiyeliyle öne çıktı. Acıbadem Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Tolga Sütlü, NK hücrelerinin sağlıklı hücrelere zarar vermeden sadece hastalıklı hücreleri hedef aldığını vurguladı. “NK hücreleri, sağlıksız hücreleri öldürme kapasitesine sahip ve bu özellikleriyle tedavide daha güvenli bir seçenek sunuyor. Daha hızlı, daha etkin ve daha az yan etkili tedaviler geliştiriyoruz” dedi.
Dr. Sütlü, NK hücrelerinin kandan veya kordon kanındaki kök hücrelerden elde edilebildiğini, bu hücrelerin “yaşayan ilaç” konseptiyle vücutta kalıcı bir savunma oluşturabileceğini belirtti. “Bağışıklık sistemi zayıfladığında kanserle savaş kaybediliyor. Biz, kanserle sürekli savaşacak, ölmeyen hücreler geliştiriyoruz” diyerek, bu tedavinin 4-5 yıl içinde klinik kullanıma hazır olabileceğini ifade etti. CAR-T hücre tedavilerinde olduğu gibi, NK hücreleriyle de uzun süreli remisyon hedefleniyor.
Kanser Aşıları ve mRNA Teknolojisi
BioNTech ve Johannes Gutenberg Üniversitesi’nden Dr. Mustafa Diken, mRNA teknolojisinin kanser tedavisindeki potansiyeline dikkat çekti. COVID-19 aşılarıyla tanınan mRNA teknolojisi, akciğer, karaciğer, lenf tümörleri ve hatta metastatik kanserlerde tümörleri küçültmede etkili sonuçlar verdi. “Pankreas kanseri gibi zorlu vakalarda, ameliyat sonrası mRNA aşıları iyileşme oranlarını artırıyor. Kişiye özel aşılar ve immünoterapiler, hedefe yönelik akıllı tedaviler olarak kanser tedavisinde çığır açıyor” dedi. Dr. Diken, yakın gelecekte kanser aşılarının standart tedavilerde yerini alacağını öngördü.
Aşı Karşıtlığına Bilimsel Yanıt
Kongrede, aşı karşıtlığının bilimsel dayanağı olmadığına vurgu yapıldı. Avrupa İmmünoloji Dernekleri Federasyonu (EFIS) Başkanı Prof. Dr. Bojan Polic, aşıların çiçek hastalığını yok ettiğini, kızamık ve çocuk felci gibi hastalıkları neredeyse ortadan kaldırdığını belirtti. “Aşı karşıtlığı, önlenebilir hastalıkların salgınlara dönüşmesine neden oluyor. Aşıların otizm veya ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını gösteren hiçbir bilimsel veri yok” diyerek, aşıların toplum sağlığı için kritik önemini vurguladı. mRNA teknolojisinin kanser ve otoimmün hastalıklar için yeni aşılar geliştirilmesinde öncü olduğunu ekledi.
Bağışıklık Sistemi ve Nörolojik Hastalıklar
Türk İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Arzu Aral, bağışıklık sistemi ile sinir sistemi arasındaki ilişkiye dikkat çekti. Alzheimer ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıklarda bağışıklık sisteminin rolünü inceleyen translasyonel araştırmalar hız kazanıyor. Alzheimer için geliştirilen monoklonal antikor tedavilerinin amiloid plakları azalttığı belirtilirken, CAR-NK gibi hücresel tedavilerin nörolojik hastalıklarda kullanımı için preklinik çalışmalar sürüyor. “Bu tedaviler, hastalıkların moleküler mekanizmalarını anlamamızı ve güvenli, kişiye özel çözümler geliştirmemizi sağlıyor” dedi Prof. Dr. Aral.
Kongrenin Önemi ve Gelecek Perspektifi
MIMIC 2025, immünoloji alanındaki yenilikleri tartışmakla kalmadı, aynı zamanda genç bilim insanlarının katılımıyla Türkiye’nin bu alanda doğru yolda olduğunu gösterdi. Prof. Dr. Polic, kongrenin bilimsel kalitesinden ve genç araştırmacıların enerjisinden etkilendiğini ifade etti. NK hücreleri, CAR-T tedavileri, mRNA aşıları ve monoklonal antikorlar gibi yenilikçi yaklaşımlar, kanser ve otoimmün hastalıklarla mücadelede umut vadediyor.
Sonuç olarak, NK hücreleri ve mRNA teknolojisi, kanser tedavisinde kişiye özel, daha güvenli ve etkili çözümler sunma potansiyeli taşıyor. Kongre, bu alandaki küresel iş birliğinin ve Türkiye’nin bilimsel katkısının önemini bir kez daha ortaya koydu. Gelecek 5-10 yıl içinde bu yeniliklerin klinik uygulamalarda yaygınlaşması bekleniyor.
(BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)